İğneada , Beğendik Köyü ve Longoz Ormanları

Ramazan geldi hoş geldi ... Şükürler olsun bugüne de kavuştuk .
Hepimize hayırlı , bereketli ve huzurlu ramazanlar diliyorum .
Ve hemen gezenti ekibinin güzel günlerinden bahsetmek istiyorum .
İlk gezimiz Kıyıköy , Kastro ve Tekirdağ Üçlemesi ve ikincisi de Kırklareli Keşfi idi bildiğiniz gibi ..

İğneada sahilinde ... Akasyalar açarken şarkısı eşliğinde ...

Anladığınız üzere yine konumuz ; sık sık içimizde coşan Trakya aşkı ....
Her zamanki gibi gecenin bir vakti verilen kararla bizim gezenti ekibi sabah ola hayrola der demesine de ne olur olmaz diye hemen yine piknik için yollukları hazırlar , atar dolaba ...
Kuşluk vakti düşer yollara ...
Kaptanımız hepinizin yakından tanıdığı bir tanecik eniştem ; " Hemşerim memleket nire ?  " demeye gerek yok artık ...
Rotası kafasında hazır yine ; İstanbul – Saray – Vize –  Demirköy üzerinden bir yerler işte ....
Öyleyse bu sefer niye İğneada'ya gitmeyelim ...?

Trakya yollarında kanola tarlaları

Doğanın cömertçe sergilediği güzelliklerin hemen hemen hepsi bir arada gibi ...
Deniz , incecik kumlu sahiller , dereler , göller , şelaleler , uçsuz bucaksız orman ....
Yemyeşil ve masmavi bir dünya ....
Tertemiz havada alkol almaya gerek kalmadan biz şehirlilerin yaşadığı oksijen çarpması ...
Midede uçuşan o kelebekler ...
Mutlulukta limit aşımı ile yüzlere yayılan gülümsemeler ....
Ve tabi ki her tarafı tarayan gözlerle bakan ben .....
Hiç bir detayı kaçırmamak adına ...
İçimize ta içimize sindire sindire ...
Fotoğraflarla anları saklarsam hep yüreğimde kalacak sanki ...
Ve hep oralar bana , bize özel gibi ....

Gelincikler , papatyalar arasında geçen anlar ..

Her zamanki Kömürköy civarında bulunan dere kenarında kısacık bir piknik molası verildi ...
Derenin şırıltısı ve ağaçların rüzgarla dansı bizlere huzur verdi ...
Vize yollarında " bizim yerimiz" adını verdiğimiz  yol ve kenarında geleneksel yol fotoğrafları çekildi ... Mis kokulu kekikler toplandı ...

" bizim yerimiz" adını verdiğimiz  yol kenarı

Yollarda bir orada bir burada mola verdik ve gezdikçe coştuk , coştukça oksijen fazlasından yine bilmediğimiz toprak yollarda kendimizi bulduk ...
Nerede olduğumuzu birden anladık ; İğneada Longoz Ormanları ....

Bir tanecik eniştem benim meşhur keçilerimi görür ve yol kenarına çeker ....

Ben kendimi keçilerin yanına atar ve keçilerimi yakalamanın keyfini yaşarım ....

Keçiler ve ben olmazsa olmaz :)

Hep gitsek diyorduk , ama nasıl ne zaman kestiremiyorduk ve şu anda tam içindeydik ...
Neden gelmedim buraya dedirten inanılmaz bir doğa ....
Şaşkınlık , hayranlık , büyülenmek mi hangisi doğru kelime bilemiyorum ...
Böylesine bir doğa güzelliği karşısında nefesime hakim olamadığım gibi gözlerime de inanamıyorum ...

Longoz Ormanlarına tepeden kuşbakışı telefon ile bakış ....

Üstteki fotoğrafın sağ tarafında  taş ocakları ....

Longoz ; Subasar ormanı anlamını taşıyor . Denize doğru akan derelerin kumları taşıyıp tam deniz kıyısında yığması ile set oluşup dere ağzını da kapatınca akarsuyun biriktiği yerde bir ekosistem oluşması ...
Longoz ormanları diğer ormanların aksine sadece yağışlarla beslenmeyip tabanda oluşan sularla da beslenirmiş . İlkbahar ve sonbahar aylarında en sulak dönemmiş . Yaz ve kış mevsiminde ise sular azalırmış . Bizim gittiğimiz dönemler ilkbahar mevsimine rastladığı için suların maşallahı vardı ...

Oldukça özel bir ekosistem bu , bildiğiniz gibi değil yani çok özel ... Zaten longoz görünce ne demek istediğimi anlayacaksınız ...  Yağmur ormanları gibi gür , yeşilin her tonu ve heybetli çeşit çeşit ağaçları ...
Ben baktıkça Rabbim şükürler olsun sana demelerim coştu , katlandı ... Allah'ım sen koru diye dua ettim . Ama düşününce de kendimle çeliştim . Bize verilen nimeti katletmememiz için dua ediyorum . Allah'ım insanı insandan koru gibi bir şey oldu sanki ... Yeşile düşman , doğayı katletmeye meraklı biz insanlar , insancıklar ...
Bildiğiniz üzere İğneada Longoz Ormanları 'na 6,5km kadar mesafede bir termik santral projesi var . Beğendik Köyü , İğneada , Demirköy etkilenebilir .
İğneada Longoz Ormanları 'nın ,  'Longoz' türü ormanlığın dünyadaki 3 türünden biri olduğunu biliyor muydunuz ... ?
Longozlar dünyada sadece Amazon, Afrika Kongo Havzası ve İğneada’da bulunuyor.

İğneada veda ... Akşam üzeri yine telefon çekimi ile kuşbakışı bir bakış ....

Yurtdışından kuş türleri için fotoğraf turuna gelenler var . Özel bir ekosistem olduğu için kuşların göç yolunda ve ender bir sürü kuş bu bölgede gözlemlenebiliyor .
Dolaşırken sulak bir bölge olduğundan karşınıza mandalar çıkabiliyor .
Toprak yollarda kendine has yürüyüşüyle salınarak geçen bir kaplumbağa ile karşılaşabilirsiniz .

Yol boyu yakaladıklarım ...

Leylek havada değil ama yine de rica etsem bol seyahat çıkar mı bahtıma ...?

Köyler arasında yine kendimizi kaybettiğimizde bizi yollarda bekleyen kaplumbağa ....

Ve her an karşımıza çıkabileceğini bildiğimiz büyükbaş hayvanlar ....

Kesim ve bakım nedeniyle toprak yollar oldukça bozuk ... Belki gerekli tüm bu kesimler ama onca ağacı yan yatmış yerlerde yığınlar halinde gördükçe içim kan ağlamadı değil ... Çünkü o kadar çok ağaç kesilmiş ki ...
İnanın video çekimi yapayım dedim , elim gitmedi ...
Ağaçların bulutlarla yaşadığı mavi yeşil renk cümbüşünü ve aşkı görüntüleyeyim dedim , yetemedim ....
Hani bazen kelimeler kifayetsiz kalır ya ....
İğneada Longoz Ormanları 'nda kelimelerim de , fotoğraflarım da yetersiz kaldı ...
Sizlerin de Longoz Ormanları'nı keşfetmesini dilemek dışında ....

Bildiğiniz gibi gün içerisinde bir çok bölgeye gittiğimiz için Milli Park'ın içini doya doya gezemedik ; içinde arabayla dolaşmalar oldu bizimkisi .. Bu bile kendimizden geçmemize yetti ve hatta belki de bir iki saat içinde çok daha fazla yerini görmüş olduk .
Milli Park 'ı rehber eşliğinde gezmeniz önerilmekte , bunu da hatırlatmış olayım .
Umarım bir dahakine orman yürüyüşü yapabilirim , gölleri ziyaret edebilirim  ...

Koyunlar , ördekler ve mandalar ..... Dünya ne kadar güzel  ....

Cennette olduğumuzu hissettiren orman bitiminde , İğneada ile selamlaştık ...

Longoz Ormanları giriş tabelası ....

Biz her zamanki gibi kendimize has rotamız sayesinde ; ormanı gezdik , tozduk ve buradan çıkış yaptık ...

Ormandan ayrılışımız esnasından girişi görerek  fotoğrafladık .

İğneada oldukça sakin bir sahil kasabası görünümünde ...

İğneada sahile farklı bakış ...

Bahar aylarında denize giren olmadığı için upuzun altın rengi kumsal , masmavi bir deniz bize özel tadını çıkarabilmemiz için ...
İğneada plajında yapılan araştırmalarda kumlar arasında altın zerrecikleri bulunmuş . Çıkarılması oldukça masraflı olduğundan vazgeçilmiş .

Yüzmek için gelenlere minik bir hatırlatma ; denizin ve sahilin güzelliğine aldanıp da Karadeniz'de yüzeceğinizi unutmayın ...!

İğneada sahilin mutlu köpekleri ..

Artık o kadar çok yere uğramaktan ve bozuk yollarda araba kullanmaktan yorulan kaptanımız için çay molası verelim dedik . İğneada merkezdeki çay bahçelerinden birini gözümüze kestirdik . Ben sahile inen merdivenlerin oradaki akasyaları görünce hemen fotoğraf aşkıma yenildim tabi ki ...
Hafif güneş ve aşırı rüzgara karşı yedi çay , üç tost ve bir tane patates kızartması söyledik . Garson hanım kızımız elinde tepsisiyle siparişlerimizi servis ederken ben ' Tostlarda sucuk var ....' deyince ;
' İyi de neli olduğunu söylemediniz , ben de karışık yaptırdım .' dedi gayet sakin ... Sustum , ya sabır dedim ....  Sezon başlamamış olan çay bahçesinde hesap istedik ki ; 35 TL civarı bir ücret ödedik ... Bana iyi ki piknik yapmışız dedirten cinsten bir hesap ve atıştırmalık oldu ... Hem yediğim içtiğimden hem de onlara verilen fiyattan hoşlanmadım .

Çay bahçesi ve akasyalar

Kapalı çay bahçelerinin birinin önünde gördüğüm bu güller beni kendine hayran bıraktı .

Tek dal gül ve beş gonca .... Babam diyor ki ; çok eski rumba gülü imiş ... Şimdi taklitleri , değişik isimlerde varmış . Fernando Fedi üretmiş  ; eski Rum hastanesinin orada gül bahçesi varmış . İtalya'da altın madalya kazanmış bir gül imiş Değişik renklerde olurmuş ... ... Gonca başka , açmadan başka , açınca başka renklerde olurmuş ...

Sahil huzuru bu olsa gerek ...

İğneada merkezdeydik ama  terkedilmiş bir yer gibiydi buralar ... Tuvalet olarak hizmet veren yerin elektrikleri bile yok , çoğu dükkanın da öyle ... Sanki her şeyden el etek çekilmiş de çürümeye terkedilmiş gibi ... Sezon başlama öncesi  tadilat yapması gereken yerler bile sanırsınız yıllardır kullanılmamış .... Bana oldukça ilginç geldi ...
Bir tek o inanılmaz güzellikteki kumsalın terkedilmişliği hoşuma gitti ..
Sahili boydan boya arabayla gezerek kumlara erken basalım , elimizi denize sokalım niyetiyle attık kendimizi İğneada sahilinin bitimine ...
Oradaki çocuklardan biri Dupnisa Mağarası ve Beğendik Köyü'ne de gidin deyince rotamız belli oldu ...
Ancak durum pek tahmin ettiğimiz gibi olmadı ... Kendimizi yine toprak yollar , köyler içinde  yolumuzu şaşırmış bulduk . Ama gel gör ki ; araba kullanma yorgunluğu yaşayan bir tanecik eniştem dışında herkes halinden memnun ....

Bir şekilde geze dolaşa kendimizi güzelliğine hayran bırakan küçük , şirin Beğendik Köyü sahilinde bulduk ....

Beğendik Köyü sahilinde kumlar arasındaki güzellikler ...

Beğendik Köyü Bulgaristan ile komşu sınır köyü .. Eski adı Ayastefanos ...
Fotoğrafta Bulgaristan köyünü görebilirsiniz ve oradaki inekleri ... Biz Bulgaristan köyünü fotoğraflamaya çalışırken inekler yoldan karşıya geçmeye çalışıyordu . Bir kısmı karşıya geçti , bir kısmı bu tarafta kaldı ... Çobanları bir köpek idi ... Havlaya havlaya hepsini karşıya geçirip , bir araya toplamayı başardı . Biz hem onları seyrederken hem de Bulgaristan köyünü fotoğraf karesine almaya çalışırken bir de baktık ki bastığımız toprak çatlaklara ayrılmış ... Meğer orası yılanlarla doluymuş ... Ben neredeyse kendimi yine yerlere atacaktım ... Şansımıza ucuz atlattık ...

Üst fotoğrafta uzaktaki köy Bulgar Köyü ....

Yılanlarla dolu olan bölge ...

Kendi sakinliğinde doğallığını koruyan bir köy ve sahil  ... Kimbilir belki bu durumdan merkeze uzakta olmasının ya da askeri bölge olmasının etkisi de olabilir ... 
Güzel kumlu kocaman bir sahili var ...  Kumsalın bir ucunda Rezve Deresi var .

Rezve Deresine sahilden bakış ...

Güzel sahilindeki şirin ilginç tabela ...  Burada ufacık  bir yer var ; ailenin ateşte tenekede yaptıkları tavuk bayağı meşhurmuş . Biz bilmiyorduk , yine dönüşte öğrendik ...

Deniz Beleş

Kum Beleş

Hava Beleş

Pekiyi Ne Duruyorsun

Gel Sen De Yerleş ....

Beğendik köyünün isminin ilginç bir hikayesi olduğu söylenir . Rivayete göre ;
' Atatürk bir gün köye gelir. Bir karşı kıyıdaki Bulgar Rezova köyüne bir de bizim köye bakar . Bizimki yıkık dökük , karşı köy ise muntazamdır . Köyün yeniden imar edilmesi emrini verir . Seneler sonra tekrar ziyarete geldiğinde ise  köyün büyükleri ,
- Beğendiniz mi Paşam ? diye sorar.
Mustafa Kemal Paşa
- Pek ala ! Beğendik, beğendik... '
deyince köyün ismi Beğendik olarak kalır . Kimine göre ise bu kişi İsmet Paşa ...

Dupnisa Mağarası 'na gitmeye vaktimiz yetmedi ... Artık bir dahaki gezilere inşallah ...

Akşam akşam aralarına karışmama izin vermediler ....

Artık yavaş yavaş gün batmaya başladı ve İstanbul'a dönme vakti geldi ...
Her zamanki gibi Trakya dönüşü serpiştiren yağmur yolda bize eşlik ediyor .
Yorgunluktan mahvolan kaptanımız bir anda memleket aşkıyla diyor ki ;
" Buralara kadar geldik madem Kırklareli merkezden peynir almak ve Küçük Mustafa'da köfte yemek gerek ...! Ama hazır olun , akşam soğuğu  iliklerinize kadar işleyebilir ... "
Her zaman yedek eşya ile dolanan ben arabanın içinde ne varsa üzerime geçiriyorum ....
Gülmeyin bu her şeye karşı tedarikli olmak gerek hallerim insanları pek yoruyor ...
Huysuzum demiştim daha önce değil mi ?

Yollarda yakaladığım çiçeklerden ...

Oldukça geç bir saatte Kırklareli merkeze vardığımız için daha biz yoldan dönene kadar peynirci kapanıyor . Karanlıkta merkezi gezemiyoruz da ... Ama yine de bir tanecik eniştemin anlattıklarını hafızama alıyorum . Ve tüm şirinliğimle ekliyorum ;  " Bir dahakine gündüz geliriz , olur mu ? "
Allah'tan maç akşamı ve köfteci açık ....
1939 yılından bugüne .... Küçük Mustafa Köftecisi Kırklareli ; 0288 212 76 12 telefon numarası ...
Minik ve şirin bir köfteci ... İçeri girmemizle beraber hemen hararetli bir şekilde salatalar taze taze yapılıyor , yoğurtlar o anda tabağa servis ediliyor . Demem o ki ellerinde beklettikleri tabakları kapıp , önümüze servis etmediler . Bu benim çok hoşuma gitti . Eğer çok kalabalık iseniz sorun olabilir ; ama zaten mekan küçük ...
Ben köftelerini de , yoğurdunu da sevdim ... Soğan bile inanılmaz lezzetliydi ...
Beş kişi için yaklaşık 90 - 100 Tl civarında bir ödeme yapıldı ki ; oldukça uygun geldi bizlere ...
Sonuna kadar hak etti diye düşünüyorum .
Her şeyden önce benim köfteci öncesi yol boyu migrenim tutmuş , eziyet çekiyordum . Birden ayıldım . Hatta şöyle bir merkezde yürüdük .

Küçük Mustafa Köftecisi

Yağmurlu o akşam dönüş yolu oldukça eziyetli oldu . İstanbul'a  dört bir yandan giriş yapıldığından ; çok uzun bir trafik çilesi içine girdik .
Yine her seferinde söylediğimiz gibi ; bir dahakine daha az yer gezelim ve daha az yorulalım ...
Başarabilir miyiz inanın bilmiyorum ....
Ama yine yeni yeniden o bölgede kendimi doğanın koynuna atmak için sabırsızlanıyorum .

Trakya keşfedilmek için bekliyor ....
Nasıl ve kimleri mi ....?
Denizi  , zümrüt yeşili sulak longoz ormanı , karışık ağaç türlerden oluşan ormanı , bataklıkları , yemyeşil çayırları , mevsimine göre gelincikler , ayçiçekleri , kanolalar derken çeşit çeşit güzel çiçekleri , verim beklenen tarlaları , doğal gölleri , şelaleleri ,  kuşları ve tüm doğal güzelliği ile benim gibi fotoğraf tutkunlarını , kamp sevenleri , kuş gözlemciliği için meraklıları , doğa tutkunlarını .....

Doğa o kadar cömert davranmış ki ; bizler de büyük bir özen göstererek koruyalım , kollayalım ...
Çocuklarımıza cennet vatanımızı gönül rahatlığıyla emanet edebilelim ...

İstanbul 'a döndüm ve bu güzellikler hakkında internetten biraz bilgi öğreneyim dedim . Kısa kısa bazılarını yazıma yaydım .
Ancak sizden ricam şu ki ; lütfen benim bu yazdıklarımla yetinmeyin . Siz de kendi araştırmanızı yapın ve değerini içinize sindirin . Etrafınıza da bıkıp usanmadan anlatın .
Benim baktığım bazı site adresleri aşağıda ;
http://www.longozukoru.org/
http://www.milliparklar.gov.tr/mp/igneadalongozormanlari/index.htm
http://igneada.com/