19 Haziran 2020 Cuma

Killing Eve

 İngiliz yazar Luke Jennings'in , Codename Villanelle adlı kitaplarından uyarlanan ve BBC’nin düşük bütçe ile çektiği kaliteli yapımlardan biri ...
Ödüllü dizi Nisan 2018 yılında başlamış olup , şu an üçüncü sezonu final yaptı ...
Yeni sezon 2021 yılında diye beklemekteyiz ...
İnanın sıradan bir dedektiflik dizisi gibi görünse de kesinlikle değil ...
İnanılmaz farklı bir dizi derken kesinlikle abartmıyorum ...
Türünü anlatırken bile neredeyse tüm türleri size sayabilirim ...
İzlerken sıkılmadığım gerilim , aksiyon , gizem, dram ve İngiliz mizahı ise üst seviyede; bazen kara mizah olarak bazen de komedi ...
Dizideki ana olayın birbiriyle takıntılı iki kadın arasında yaşanan kedi fare oyunu da , iki hatunun delilik sınırları da olduğunu söyleyebilirim ...
Kült haline gelen dizide feminizmle ilgili öne çıkan sahneleri görmek de mümkün olmakta ...

Dizide olaylar ana karakterlerin etrafında dönüyor ...
Çok fazla tanıdık yüz yok ama karakterler öyle güzel seçilmiş ki eminim sizlerin de seveceğiniz karakterler olacaklardır ..
Belki de diziye bağımlı olmanızı sağlayacaklar bu karakterler ...
İnanın arkadaşıma diziyi önerdiğim gibi benimki dediği karakteri takip eder hale geldi bile kendisi ...
Yapımcılar en çok Villanelle karakteri için oyuncu bulmakta zorlanmışlar ...

Eve Polastri ( Sandra Oh ) , MI5 (Military Intelligence Section 5 – İç İstihbarat Teşkilatı) masa başı görevlisi ... Görünenin aksine hem kurnaz hem zeki ... Masa başı işinden oldukça sıkılmış... Kadın suikastçilerin profillerine merak salarak bu konuda kendince ciddi çalışma yapıyor ve bunun kariyerinde önemli bir sıçrama yapabileceğine inanıyor ... Giyimine kuşamına kesinlikle dikkat etmiyor ... İş her şeyden önde ... Hatta paspal ama harika saçları var diyebilirim ... Öğretmen olan eşiyle iyi giden bir evliliği ve monoton bir yaşamı var ...
Villanelle’in zihnindekileri anlamak için yoğun bir gayretin içine düşen Eve, gitgide bunu ciddi bir takıntı haline getiriyor ...

Villanelle takma lakaplı Oksana Astankova ( Jodie Comer ) , eğlenceli, sempatik, yaptığı işten inanılmaz zevk alan psikopat bir seri katil ... Öldürürken kendine has imza olabilecek yöntemler uygulayan Rus asıllı neşeli psikopat ... Orjinal , zeki , özgüveni yüksek , umursamaz bir cani ... Şahane tasarım elbiseler giyiyor , pahalı zevkleri var ... Mesela buzdolabı kaliteli şampanyalarla dolu ... Sokakta karşılaşsanız top modellerden biri sanabilirsiniz ... Birine bir minik şaka ya da sürpriz yapmaya bile kalksa ince ayrıntılarına kadar düşünerek yine en kaliteli şekilde planlıyor ... Sevdiklerine de pahalı hediyeler verebiliyor ... Cici görünen kızımızın zevkleri kıyafetten , yiyeceğe , evden , parfüme kadar özel ve farklı ... Her an her yerde olabildiği gibi elini kolunu sallayarak istediği yere girip çıkabiliyor ...

Niko Polastri ( Owen McDonnell ) , MI5’ta görevlisi Eve’in öğretmen olan Polonya asıllı eşi ...

Bill Pargrave ( David Haig ) , MI5’ta görevlisi Eve’in amiri ..

Elena Felton ( Kirby Howell-Baptiste ) , MI5’ta görevlisi Eve’in asistanı ...

Carolyn Martens ( Fiona Shaw ) , MI6 (Military Intelligence Section 6 – Dış İstihbarat Teşkilatı) Rusya bölümü başkanı

Kenny Stowton ( Sean Delaney ) , MI6’yla çalışan eski bir hacker ve Rusya bölümü başkanının oğlu ...

Konstantin ( Kim Bodnia ) , Villanelle’nin kirli bağlantılarını ayarlıyor ve Eve'n peşinde olduğu örgütle de bağlantılı ...

MI5’ta görevli memur Eve’in, peş peşe cinayetler işleyen bir katilin peşine düşmesiyle dizi başlıyor ...
Viyana’da Rus bir politikacı inanılması güç bir suikaste kurban gider ...
MI5’ın Rusya bölümü olaya el atar ve yakından ilgilenmeye başlar ...
İtalya'da da aynı tarzda yaşanan bir suikast daha gerçekleşir ...
MI5’ta görevli memur Eve'n bu suikastlar ilgisini çeker ve yetkisi dışında bu olaylarla ilgilenmeye başlar ...
Eve’in düşüncesine göre cinayetleri bir kadın suikastçi gerçekleştirmektedir ...
MI6 görevlisi Rusya bölümü başkanı Carolyn , Eve’in kadın katiller konusundaki araştırmalarını ve takip ettiği dosyaları fark eder ...
Carolyn ,bu katili bulması için Eve'i yeni bir göreve getirir ...
Eve ve Villanelle birbirlerini takıntı haline getirir ve bu takıntı deliliğin sınırlarını zorlayarak aralarında ciddi bir duygusal bağ oluşarak aşka varan bir hale gelir ...

Dizi ülkemizde çok bilinmemekle birlikte benim gibi merakla yeni bölümlerini bekleyen müdavimleri de var ...
Ben henüz seyretmeyenler için daha fazla detaya girmek istemiyorum ...
Seyretmeyenlere iyi seyirler diliyorum ...
Yorumlarınızı bekliyorum ...


18 Haziran 2020 Perşembe

Balkon Keyfi

" Pencerelerinin önünde çiçek olan evlerde güzel insanlar yaşar.. "

demişler ....
Bana göre ise her halimle beni , bizi seven Tontilerim yaşar .....
Küçük küçük saksılarda umut tohumu eker ; sevgiyle büyütürler ...
Aşkla , mutlulukla beslerken de kızlarıyla sohbet eder , severler ....
Görmüş olduklarınız bugünün el emeği göz nuru ....
Farklı çilekler, Frenk soğanı, nane, maydanoz, biberiye, iki çeşit kekik, reyhan, limon ve salatalık ....
Somon rengi karanfil yine en sevdiklerimizden ....
Ceviz de nereden mi çıktı?
Hediye o hediye ....
Başımızı çok ağrıttığı için karga kardeş saksıya bırakıvermiş ....
Anneme ara sıra hediye bırakır öyle ....
Küçük küçük saksılarda umut ve mutluluk kırıntıları biriktirdiğim ve Tontilerimin verdiği enerji ile yaşadığım doğrudur ...
Şükürler olsun Allah'ım...
Yetinmesini bilerek yaşamaya çalışanlardan olabilmek dileğiyle ...
Tontilerime , kızlarına, hepimize maşallah ....

Bana yapılan geçmiş zamanda yayınladığım sosyal medya hatırlatmalarından biri yukarıdaki yürek paylaşımlarım ...
Bu yıl #covid19 sayesinde #karantinagünleri yaşarken çoğumuzun hasret kaldıkları aslında ...
Mevsimleri evden karşıladık neredeyse ...
Doğaya hasret kaldık ...
Soğuk beton duvarların etrafımızı sarmasıyla kendimize betondan hapishaneler yarattığımızı bilmeden taş duvarlara bakar olduk ...
Usul usul dört yanımızı saran betonlaşmanın etkisini bugüne kadar kavrayamamıştık belki de ...
İçten içe biliyor olsak da biraz daha depolama alanına kavuşmak , evimize biraz da alan kazandırabilmek adına balkonlarımızı da taş duvarlara dahil ettik ...

Enis Batur'un Balkon denemesindeki şu cümleler hepimizin sosyal medyasını kaplar oldu ;

“Gelişen Türkiye'nin insanları balkonu anlamadı.
Onu salona, yatak ya da oturma odasına dahil ederken metrekare kazandığına sevindi de,
her evden bir düş odası eksildiğini farketmedi...”


Bugün ve dünün zihniyetine göre evlere yaklaşımlar da yaşanılası ev hayalleri de bambaşkaydı ...
Elbette her şey ihtiyaca göre şekilleniyor zamanla ama biz doğaya olan ihtiyacımızı sanki oldukça geri plana atmış gibiydik ...
Kuş cıvıltılarıyla uyanılan sabahlarda gün nasıl olacak diye çıktığımız arka balkonlarımız bahçeye bakardı ...
Kendiliğinden yeşil olan bahçelerde meyve ağaçları salınır ve hatta bazı ağaçların kocaman kalın dallarından birinde salıncaklar da olurdu ...
Bir zaman yükselen kocaman kocaman dizili blokların aralarında tek katlı o bizim geçmişimizin evleri inatla gülleriyle , kuş sesleriyle dayandı dayanmasına da ...
Biz insanoğlu işte yakındık tek katlı o evlerden diktik betonları dizi dizi kolkola ...
Mis gibi toprak , çimen kokan bahçeleri , kuş sesleriyle bütünleşen , aile fertlerinin toplaştığı yemek masalarında eksilmeyen kahkahaların şenlendirdiği o cennet bahçeleri bize battı ....
Biz insanoğlu nüfus patlaması dedik , zamanın getirdikleri dedik , yerden tasarruf dedik .... dedik de dedik ....
Çiçeklerden , yeşilden böylesine soyutlamadan kendimizi çare üretemedik ...
Bulutlar güneşi örter oldu , betonların dört yanımızı sarması gibi ....
Tarifsiz mutluluk veren bahçelerimizden , balkonlarımızdan feragat ettik ...
Geçmişin verandalı , teraslı , balkonlu evlerine veda ettik ...
Açan akasya , ıhlamur , iğde, kiraz , elma ağaçlarının güzel manzaralarına , hanımeli , yasemin , melisa , fesleğen gibi mis kokan balkonlara ...
Yorgunluklarımızın keyifli anlara dönüşmesi için kahve ve çay yudumladığımız , kahkahalarla sohbet ettiğimiz balkonlara ...
Büyük ya da küçük olması hiç önemli değil , tabure koysak bile yeterdi ...
İki lafın belini kıracağımız bir sevdicek ve sığdığımız alan olsun yeterdi ...
Güzel anılar biriktirmek ve mutluluk toplamak için yeterdi ...
Hayaller kurduğumuz ....
Enis Batur'un dediği gibi ; hiçbirimiz ' ...her evden bir düş odası eksildiğini farketmedi... '

Küçük küçük saksılarda umut ve mutluluk kırıntıları biriktirmeyi öğrendim çocukluğumdan beri ...
Tontilerim sayesinde ...
Çileklerin güncesi yapmalara doyamadığım , bir çiçeğin tomurcuğunu göstermesi itibariyle tepesinde çocuk büyürmüşcesine beklediğim doğrudur ...
Balkonumuzda oturup Rabbim'e binlerce kez şükürler olsun diyerek kimsenin gezmesine , yaptığına gözümün kalmaması da belki de bundandır ....
Küçük mutluluk bahçemiz minik saksılarda mucizeler yeşertiyor ve inanılmaz enerji veriyor ...
Kimsenin bir şeyinde gözüm yok kimse de bizim minik mutluluklarımıza nazar etmesin yeter ...
Balkona oturup çayımı , kahvemi yudumlamak ve kitap okumak ...
Tontilerimle pambuk hanımlardan fallar tutmak ...
Martıların geliş gidiş saatlerini beklemek , çalı bülbülünün namelerine kulak vermek ...
Tontilerimin kızçelerinin güzellikleriyle coşmak ....

Yıllardır gizliden gizliye deniz olmayan bir yerde yaşasam mutlu olamazdım der ve Rabbim affet beni diye de eklerdim ...
Balkonsuz evlere tam yaşanılası ev denmesini hiç anlayamadığımı ise bağıra bağıra söylerdim ...
Ama durumun bu kadar ciddi olabileceği aklımın köşesine gelmezdi ...
Balkonsuz evlere neden izin veriyoruz , beğenmesek kimse böyle evler tasarlamaz diye hayıflanırdım da ....
#karantinagünleri için ne büyük bir nimet olduğu ....
Yaşayınca anlıyor insan işte ...
Mecburiyetler neler yaptırıyor , neler yitirmemize neden oluyor ...

' Düş odaları ' minik de olsa illa ki olsun yuvalarımızda ...
Çocuklarımız mecbur kalmasın ...
#balkonkeyfi ne demek onlar da yaşamaya devam etsin ...

www.didemika.com



Killing Eve

  İngiliz yazar Luke Jennings'in , Codename Villanelle adlı kitaplarından uyarlanan ve BBC’nin düşük bütçe ile çektiği kaliteli yapımla...