Yeryüzünde bir cennet varsa, orası Şirince olmalı ...

Ruhuma neşeyi giydirip , her seferinde artık blog hayatıma geri döneceğim tüm enerjimle diyorum ...
Her gün kafam farklı fikirlerle dolu , ama bir türlü nasip olamıyor ....
Baktım ki uzak kaldıkça iyice uzaklaşıyorum , bir ucundan yakalayıvereyim istedim ...

Ve sizleri 2014 yılının Kasım ayı başında yapmış olduğum bir gece İzmir konaklamalı Şirince keyfime davet etmeye karar verdim ...
Evet şöyle bir geçmişe uzanalım ; benim gözümden Şirince , Nişanyan Evleri ve Müjde hanımcığımı görelim ....
Olur mu ...?
Benimle misiniz hala ...?

Beni yakın tanıyanlar bilir , oldukça eski bir turizm geçmişim vardır ... Öyle ki çalışmaktan hayatı es geçtiğim , sevdiklerimi ve kendimi ihmal  ettiğim doğrudur ... Her daim ; oldukça yoğunum , vaktim yok söylemleri ağzından düşmeyenlerden biriydim  .... Yurdumun çok güzel yerlerinde en iyi tesislerde tatil yaptım  ve hepsi genelde deniz , kum , güneş , kitap tatilleri oldu .... İşin kötüsü sadece adı tatil ve sadece telefonun çalmadığı nadir anlarda dinlenebiliyordum ... İşte bu nedenlerle de bu kadar çok yer gezip tadını en az çıkaranlardan biriyimdir  ... Hep tetikte ....
Yoğunluktan bir türlü gidemediğim yerler de içimde ukte kalırdı ki o da işin yara kısmı ....

Bunca yıllık turizm hayatımda bir türlü gidemediğim yerlerden Şirince ve Nişanyan macerama gelirsek ...

Şirince 'yi seyreylemek ...

Benim bir kuzenim vardır ki kuzenden öte .... Birbirimizden bir o kadar farklı ama bir o kadar da .....  Ve en az benim kadar çılgın ... Farklı konularda birbirimizi aştığımız da doğrudur ... Neyse ....

Bir gün   " Kalk hadi bir gecelik İzmir'e gidip geleceğiz ... "  dedi ve düştük yollara... Yol anlarımızı sizlerle paylaştık. Manisa Ali Usta köfte yenmeli dedik ... Gel gör ki Ali Usta mekanının yerini bilmiyorduk ... İnternet sağolsun ara tara derken , kendimizi koca sanayinin içinde bulduk ... Sanayide sora sora oradan oraya taşındı dediler ama net bilen de yok ... Bir şekilde telefonunu bulduk ve bir baktık ki ustam bizi park yeri kapısında karşılıyor ... Manisa'lı Meşhur Ali Usta dünya tatlısı , güleç ve çalışkan bir insan ...  Hem bizi kapıda karşıladı , hem bize kendi elleriyle köfte yaptı , hem de fotoğrafımızı çekti ... Sen çok yaşa Ali Usta ... Eski yeri ufak ve inanılmaz kuyruk beklenen , müdavimi bol bir yer imiş ... Yeni yeri hem daha büyük hem de oldukça hoş bir dekora sahip ... Rabbim böyle girişimci ve çalışkan insanlara bereketini versin inşallah diyerek ayrıldık ...

Manisalı Meşhur Ali Usta Köftesi

İzmir 'e akşam vardık ve o gece konakladık . İzmir denince akla gelenleri yorgun olmamıza rağmen elden geldiğince hızlı şekilde yapmaya çalıştık ki bu arada esas geliş nedenimiz olan iş için ana süreyi kullanmış olduk . Arta kalan zamanda boyoz , kumru derken .... Bir de dondurma  çok sevmeyen kuzen mutlaka Bravo 'da dondurma yenecek dedi ve yine sonuç müthiş idi ... Neden dondurma zevkini buraya sakladığını hemen anladım ...

Bostanlı Bravo Dondurma , Varan Susurluk ayranı ve çiğ börek , Kumrucu Şevki  , Boyoz

Ertesi sabah Beykoz Çaycısı kahvaltı sonrası ayrılacaktık ki ;  sevgili kuzenim Hale ani bir kararla sağolsun bana bir sürpriz hazırlayarak başka bir yere gidiyoruz dedi ...

Ve Şirince ile Kasımda Aşk Başkadır yaşamama sebep oldu ....

Şirince sokakları

Üzümlere bekçilik eden atım ;)

Eğer aracınızla ve ilk defa geldiyseniz bir uyarı ; aracı girişte bırakıyorsunuz ve o daracık sokaklarda yürümeye başlıyorsunuz ....

Daracık Arnavut kaldırımlı sokaklar

Şirince güzelliklerinden ; mandalina ağaçları ...

Ünlü yazar Dido Sotiroyo ,  Şirince 'yi anlattığı Benden Selam Söyle Anadoluya  adlı kitabında şöyle dermiş ;

 " Şu yeryüzünde cennet diye bir yer varsa , bizim kırkınca -şirince- cennetin bir parçası olması gerekir . "

Yüzyıllar önce 1.800 olan nüfuslu bir Rum köyü olan Şirince Köyü’ne, mübadele ile birlikte Rumelili Türkler yerleşilmiş . O zamandan bu yana çoğunluklu olarak Türklerin yaşadığı adı gibi çok şirin bir köy Şirince ...
Şirince adı ile ilgili duyduğum bilgilere gelirsek de ;
" Şirince’ ye tarih boyunca sürekli değişik isimler verilmiş . Bunlar arasından en bilinenleri Kırkınca ve Çirkince .
Şirince’ ye neden Çirkince adı verilmiş derseniz, şöyle ki: Çok ama çok güzel bir köy olduğundan ve  köy halkının da  ' Kimseler buraya gelmesin , köyü çirkin zannetsinler .. ' diye düşünmesinden ; köyün adı Çirkince olmuş . Bu güzeller güzeli köy de Çirkince olarak tarihte yerini almıştır.  Cumhuriyetin ilk yıllarında İzmir Valisi'nin (ki o zamanlar İzmir Valisi Kazım Dirik’ miş) köyü ziyaret etmesine kadar köyün adı Çirkince olarak kalmış . "

Diğer anlatılanlara göre ise ;
" Köyün KIRKINCA olan eski adı Rum söyleyişiyle KİRKİNCE şeklini aldı. Türkler tarafından ÇİRKİNCE olarak telaffuz edilen isim, 1930` larda İzmir Valisi Kazım Dirik Paşa`nın Şirince Ziyaretinde Köyün ilk Cumhuriyet öğretmeni olan ve şiirle ilgilenen Suat adındaki öğretmenin şiirini Paşa'ya takdim etmesiyle, Paşa'nın`da bu şiiri resmi dilekçe kabul ederek köyün ismini resmen değiştirmesi ile ŞİRİNCE olarak kabul edilmiştir.  "

Kırkınca , Kirkince , Çirkince , Şirince ....

Ne denirse densin pek güzel ....

Şirince  ; karakteristik evleri , mimari dokusu , tarihi , etrafındaki üzüm bağlarıyla , zeytin ağaçlarıyla ve yeşilliklerle çevrili öylesine keyifli bir yer ki ....
Bölgedeki diğer tarihi yerlere de oldukça yakın Şirince .... 

Her yerden yeşil yaşatmaya çalışmak bu olsa gerek ...

Tablo gibi büyüleyen köy , mimari dokusu nedeniyle sit alanı ilan edilmiş ... 
Çok sayıdaki ev restore edilerek konaklama yeri ya da restoran olarak kullanılmaya başlanmış .
Adı gibi şirin mi şirin Şirince 'nin eski evlerinin arasında ve taş döşeli dar sokaklarında yürürken  kendimden geçmiş olduğum kesinlikle doğrudur ....

Güzel evleri ....

Şirince’nin hemen hemen bütün sokaklarında el yapımı ürünleri tezgahlarda görmemek neredeyse imkansız ....

Kekikler , adaçayları , dağ çilekleri .... Sarı papatyalardan yapılmış taçlar , el emeği bez bebekler  .... 

Rengarenk güzellikler

Çeşitli şaraplar ki özellikle meyve şarapları , zeytin ve zeytinyağı , sabun , nar ekşisi , kadınların yapmış olduğu çeşitli el işleri , doğal bitkiler  ....
Şirince sakinleri de tıpkı yaşadıkları yer gibi sıcacık insanlar ... Satış yapanlar her zamankilerden ; nazik ama oldukça ısrarcı ... Ekmek parası kolay değil ....

Şirince 'nin şirin insanları

Ayrıca Şirince’nin içinde iki kilise var. Yukarı tarafta kalan kilisenin içinde bir şarap mahzeni ve şarap içebileceğiniz yerler de bulunmakta ...

Avluda bulunan dilek havuzu

Gezdiğimiz kilise , gerekli koruma yapılmadığından ve halkımızın kağıt hariç o gereksiz her yere yazı yazma gibi saçma alışkanlığından dolayı oldukça zarar görmüş ...

Kilise girişi ve içi

Kilisenin hemen oradaki şarap mahzeninde bir hayli keyifli sohbetler yaptık . Çünkü gelenlerin bıraktıkları notları okudukça gülmekten kendimizi alamadık .

Mizah yeteneği başka ....

Vişne aşığı biri olarak ilk vişne ardından ahududu , karadut meyve şaraplarının tadına baktım . Yıllardır anlatılan ve bilmediğim tadı denemek istedim  .... Öyle aromatik farklı lezzetler var ki ; arkadaşımın Fransa 'dan özel getirdiği o ilginç şarabın bir benzerini bile buldum ...  O kadar sohbetten ve tadımdan sonra en az bir şişe almadan çıkmak mümkün olmuyor tabi ki ....

Karadut , vişne , misket çeşit çeşit ....

Şirince 'ye gelenlerin yaptığı gibi sizler de ; Şirince köy içini gezip dolaştıktan sonra, eski kiliseyi ziyaret edebilir ve ardından tarihi evlerin arasından tepeye doğru bir tırmanışla , tüm Şirince’yi kuşbakışı seyredebilirsiniz .

Şirince , çok mu Çirkince ....?

Ama bizim o kadar sınırlı bir vaktimiz vardı ki ; serpme köy kahvaltımızı keyifle yaptıktan sonra
hadi kahvemizi Nişanyan 'da içelim ve gezimizi öyle sonlandıralım dedik . 

Kasım ayının yalancı güneşinde az biraz üşümüş olsak da ; kahvaltı şahane idi ...

Aklıma ister istemez sevgili Sevan Nişanyan geldi ...  Ve tam olarak detay bilmemekle birlikte , duyumlarımı anlatmadan da geçemeyeceğim . 1995 yıllarında köye yerleşen Sevan Nişanyan’ ın Şirince 'de etkisi büyüktür ki bu herkes tarafından bilinir . Daha önce çalıştığım yayın grubundan az çok kendisini tanır ve turizm konusunda yaptıklarını bir dereceye kadar bilirim . Kendisi geleneksel mimariyi koruyarak , evleri restore etmişti diye de hatırlarım . 
Şimdi , anlatılanlara gelirsek de ;  Şirince köyünde Sevan Nişanyan tarafından 1992-2013 yılları arasında tamir, tadil veya inşa edilen yapılar oldukça fazlaymış .....  Bu zaman zarfında da Şirince turizmi canlanmış . Bu arada yine bilmediğim şeyler yaşanmış ; insanın kendisini ve yaşadığı dünyayı düşünmesine neden olan olaylardan biri olmuş ve devlet izni olmadan restorasyon yaptığı için , hapis cezasına çarptırılmış . Dediğim gibi  sadece bunlar anlatılanlar ... Bir tarafta yapılan hararetli çalışmalar , başarılar  ve bir tarafta da yargı ...  İnsanın üzüldüğü ve düşünmesi gereken çok konu var ama ..... Neyse … Evet izin alınmalı o da ayrı bir konu ....

Nişanyan ; Hodri Meydan Kulesi

Şirince 'nin insanı büyüleyen dar Arnavut kaldırımlı sokaklarındaki güzel evleri arasında dolaşarak Nişanyan Evleri 'ne kadar çıktık ...
Ve ...... Bahçesindeki güzelliklerde kaybolduk ... 

Nişanyan girişinde Yanlış Kapı levhası ile gülmeye başladık ...

Resepsiyon girişiyle de ......

Yeşillerin arasında , kiremitleri görünen , balkonsuz beyaz evleri birbirinin manzarasına engel olmayacak şekilde dizilmişler ...
Kuşbaşı Şirince ayrı bir güzel , aşağıdan yukarı baktığımızda ayrı güzel .....

Hayran kalmamak elde değil ...

Yayın grubu çalışmalarım sırasında karşılıklı sohbet imkanımız olamamıştı , ama bir nedenden sevgili Müjde Tönbekici ile görüşmek istediğimi söyledim . İçimden gelmişti ve merhaba demeden gitmek istememiştim . Merhaba deyip gidecekken sevgili Müjde Tönbekici  ; 
" Böyle saçını iki örgü yapmış , kafasına şalını dolamış birini hiç geri çevirir miyim ...?  " diyerek , tüm güleryüzlülüğü ve içtenliğiyle gelerek ; şahane sohbeti ile bize inanılmaz keyifli saatler yaşattı.

Sevgili Müjde Tönbekici ve kuzenim

Sohbetimiz aklınıza bile gelmeyecek konularla öyle güzel şenlendikçe şenlendi ki ... 
Gerçekten özel insanlardan ....

Müjde hanımın özel mürver şerbeti

Sunumu ve kırk yıl hatır kahvesi

Baktık ki saatler uzuyor ,  " Bu akşam misafirim olmalısınız ... " diyerek  ev sahibimiz ısrar etse de feribot saatimiz belli olduğundan kalamadık .

Sohbet dış mekandan iç mekana taşınır

Ben Nişanyan sitesinin sayfasından sizlere alıntı yapmak isterim ; sayfa için  tık tık

 " Şirince’ye ilk gelişim 35 yıl önce, Üniversite öğrencisiydim. Köyün güzelliğine, konumuna ve açık yürekli ahalisine vurulmuştum. Yaşamıma burada devam etmek istedim. Çok gençtim ve cesurdum. O zamanlar burasını kimsecikler bilmezdi. Sabahattin Ali’nin Çirkince'sini ve Dido Sotiriyu'nun 'Benden Selam Söyle Anadolu’ya'sını okumuş ve gerçekten böyle bir yer var mı diye arayışa çıkmıştım. Ben cennetimi bulmuştum.

Daha sonraları Sevan ile Küçük Oteller Kitabını yazdık. Buradan aldığımız cesaretle sevdiğimiz dostlarımızı adamakıllı bir ev ortamında nasıl ağırlamak istersek öyle bir yer yapmaya çalıştık. Biraz da kendi hayalimizdeki ideal evi/evleri gerçekleştirmek istedik. Klasik otel havasından uzak bir yer. 'Butik otel' filan değil. Tasarımcı eli değmedi, pahalı aksesuarları yok. Buna karşılık 'otantik' ya da folklorik de değil.

Önce üç tane ev ile başladık. Bunlar 19. yüzyıldan kalma eski usul nefis köy evleri idi, tamir ettik. Kerevetli, Cumbalı ve Hamamlı Ev. Müstakil ev olarak veriyoruz, dört beş kişi kalabiliyor (iki kişi de olur). Sonra beş odalı bir Köşk eklendi, nefis manzaralı. Bunda köy havasından uzaklaşıp, kendi büyükannelerimizden hatırladığımız daha alafranga eski İstanbul evlerini andık.

2005-2006'da üstümüze bir delilik geldi, Köşk'ün arkasındaki olağanüstü güzel 20 dönümlük arazide bin yıllık gibi duran taş evlerden ufak bir köy (ya da mezra) yaptık. İlyastepe adını verdik. Masallardaki Kule’yi ve onun bitişiğinde, rüya tadında beş odalı Kuleli Konak eklendi. Melek tavanlı mutfağında yemek kursları veriyorum. Zaman zaman TRT ve BBC’ye yemek programları yapıyorum. Yüzme havuzunu yaparken antik Efes’te ki gibi kallavi mermerler kullandık.

Serin mevsimlerde çok sükse yapan, yerden ısıtmalı hamamımız sanki Selçuklulardan kalma. Kubbeli ve camgöbeği renginde Çinileri var.

İlyastepe’deki çiftlikte Saanen keçilerin sütünden yoğurdumuzu mayalıyoruz. Tavuk, kaz ve ördeklerden yumurta alıyoruz. Binlerce lavanta arasında süzülen Tavus kuşları Mayıs’ta kuyruklarını açıyor. Nişanyan’da sizlere bir otel odasından çok öte bir yaşam tarzı sunmaya çalışıyoruz.

Hoş Gelin, Sefalar getirin Müjde ve ekibi  "

Dilek ağacı , ya tutarsa ...

Terasta kurutulan biberler bile ne kadar güzel

Ana binadaki odalardan görünüm

Yine ana bina içi görünüm

Köye 1 km. mesafede Nesin Vakfı’na ait 21 dönümlük arazide inşa edilen ve yirmi civarında taş yapıdan oluşan  Matematik Köyü 'ne gitmeye vaktimiz kalmadı . 

Resepsiyon sunumlarından

Ceviz ve vişne likörü

Şirince 'nin kendine has hallerini doya doya yaşamayı ve eksiklerimi tamamlamayı diliyorum . 

Şirince karşısında ceviz ve vişne likörü

Nişanyan Evleri 1 Numara

Nişanyan Evlerinden birinin keyif balkonu

Gezmelere doyamadığım Nişanyan Evlerinin , bahçelerini benim gözümden birkaç fotoğraf daha paylaşmadan ; yazımı tamamlamak istemiyorum .

Hamam

Nişanyan Evleri dış mekan geziye devam

Bilmeyenler için karabiber ağacı

Bahçe güzellikleri

Kasım ayı renklerine nasıl da güzellik katmış tavus kuşları değil mi ...?

Hem hangi geziden keçi bulmadan dönmüşlüğüm var ki ....?

Şirince dönüşü arabalı feribot saatimizi kaçırmış ve  eve varışımızı oldukça geciktirmiş olmamıza rağmen ; yeni bir yer daha keşfetmenin  mutluluğu yüzümüzdeki kocaman gülümsemeden belli oluyordu .

Sadece iki güne sığdırılan İzmir gezisinde ; sevgili kuzenimle uzun zamandır yapamadığımız başbaşa sohbetler, Şirince , Nişanyan ve güzel yürekli insan Müjde Tönbekici .....
Topladığım müthiş enerjiyi hala anlatamıyorum...

Sizce de Şirince kasım ayı için bile fazla güzel değil mi ....?

Umarım uzun süre sonra yaptığım paylaşım sizlere keyif vermiştir . O kısacık zaman diliminde kendimden geçerek o kadar fotoğraf çekmişim ki .... Her yeri görün istedim ve ancak bu kadara indirgeyebildim ... Çok fotoğraf sevenlere gelsin ...
Özlendim mi bilmiyorum ama ben sizleri hasretle kucaklıyorum .
Sevgiyle ve dost kalın ...


Fotoğrafların kalitesi için; o zamanlar kullandığım Samsung cep telefonu çekimleri olduğunu belirtmek isterim .


Bana daha kolay geldiğinden daha çok beni aşağıdaki adreslerden takipte kalabilirsiniz ;

Didemikabirdelibirdolu instagram 
Didemikabirdelibirdolu facebook